Erdoğan: Lgbt Denilen Fenomen, Bizim Kitabımızda Bulunmayan. Önümüzdeki Aktarılma, Bu Nazik Tehlikeye Cebin Henüz Müteyakkız Şekilde Savaş Edeceğiz

Reisicumhur Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’daki Avrat Emeği Zirvesi’nde, “Ülkemizde kadınların, gençlerin, çocukların sorunlarıyla ilgilenenlerin ana üzerinde durmaları ve hal aramaları gereken maslahat, evlatlarımızı topyekün tehdit eden sapkın akımlardır. Ne emreylemek istediğimi anlıyorsunuz, değil mi? Belirgin konuşacağım; LGBT denilen fenomen, bizim kitabımızda bulunmayan. Ancak CHP’nin kitabında var mı? Var. Başka bala muhalefetin kitabında var mı? Var. Onlarla bu arada yürüyorlar mı? Yürüyorlar. Bizim, hakeza aynı şeye ihtiyacımız yok. Şimdi buradan nereye geliyorum; önümüzdeki dolaşma, bakanlıklarımızla, umum ilgili kurumlarımızla, sivil cemiyet kuruluşlarımızla bu şişman tehlikeye, tehlikelere cebin daha tetikte şekilde mücadele edeceğiz” dedi.

Reisicumhur Erdoğan, bugün Pullman İstanbul Otel’dahi planlı Avrat Emeği Zirvesi’ne katıldı. Erdoğan, burada şöyle konuştu:

“Kadınlarımızın, ülkemizin demokratlık ve kalkınma atılımlarının hepsinde olduğu kabil, serencam 20 yılda hayata geçirdiğimiz reformların tamamında üstelik emeği ve katkısı vardır. Türkiye Yüzyılı’nı sizlerle birlikte kuracağız. Birkaç ilk altı karı kardeşimizin girişimci ruhunu… Hele bile bizim bilindik ilkokul esas ilkemiz var; envestisman, istihdam, üretim, dış satım ve cari çok tarafından nema. İşte, onların eserleri. Bunun amacıyla kadınlarımıza daha çok destek vermekte kararlıyız.

Kadınlarımız başta kalkmak amacıyla çın sektörümüze tıpkısı sava yöneltmek istiyorum. Hazne destekli kefalet sistemiyle firmalarımıza tahsis edilen kredilerin 200 bilyon teklik kaynakla henüz aktif kullanımını sağlayacak yeni tıpkısı girişim attık. Özellikle fatura iptallerinden kaynaklanan sorunları çözecek yöntemleri de devreye alarak sistemin etkinliğini artırıyoruz. Yeterli teminata topluluk sıfır, amma kredibilitesi faziletli firmalarımıza en az yüzdelik 75 oranında Hazne destekli kefalet sağlıyoruz. Tabii kadınlarımızı bile unutmadık. Bu kapsamda eş girişimcilerimize ve karı kooperatiflerimize dahi 2 milyar liralık kefalet paketi tahsis ettik.

Görüldüğü kabilinden, kadınlarımıza seçme alanda fazlalık ayrımcılık yaparak onların enerjilerini ve emeklerini hayalleriyle buluşturmaya üstelik özel ehemmiyet veriyoruz. Ailesine üstelik dal angıç geren kadınlarımızın, üretimdeki başarılarıyla ülkelerinin kalkınmasına da artık çiğin vereceklerinden şüphe duymuyoruz. Kadını yaradılışından mevrut zenginliklerden soyutlayıp sadece bire bir meta haline ifade etmek isteyenlere verilecek yer domuzuna cevabın da bu olacağına inanıyorum.

“KADININ VADI ALMADIĞI BİR SİYASİ HAREKET, NAMEVCUT OLMAYA MAHKUMDUR”

İnsanoğlunun yarısını oluşturan kadınları dışlayan, namevcut sayan tıpkı toplum, potansiyelinin ve gücünün yarısından rahat demektir. Türkiye yerine bizim hakeza ayrımsız lüksümüz üstelik hakeza bire bir yoksul düşüncemiz da gayrimümkün. Bizim erkeği, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla, engellisiyle beherglas vatandaşımızın enerjisine, üretkenliğine, katkısına, birikimine ihtiyacımız var. İşte bu inançla DÜRÜST Öğür’yi kurarken toplumun ayrıcasız kamu kesimlerine ulaşacak aynı örgütlenme yapısı oluşturduk. Bugün Türkiye’nin siyasi hareketleri içerisinde karı kolları bizim kabilinden kıvrak olan ayrımsız fırka namevcut. Lüzum esas kademesiyle icap kadın kollarıyla lüzumlu toyluk kollarıyla sunma ateş parçası tümen biziz. E lacerem oldu bu? Yüzdelik 17,4’e AK Parti iktidarlarıyla geldi. Konuşuyorlar. Peki sav deminden bu muhalefete, ‘Sizin kadın mebus sayınız birçok, karı üyeniz ne kadar?’ Göreceksiniz kim hepsi patır patır dökülüyor. Hakeza aynı dertleri birlikte bulunmayan doğrusu. Ama bizim derdimiz var. Çünkü biliyoruz kim kadının yer almadığı bire bir siyasal cereyan, yok olmaya mahkumdur.

“KİMLERİN KADIN HAKLARI İSTİSMARCISI OLDUĞU, KİMLERİN KADIN HAKLARINA SAHİP ÇIKTIĞI BU SÜREÇTE BELLİ OLACAK”

Eskiden, ülkemizde güya çağcıllık, ilericilik, çağcıllık iddiasıyla kadınlarımızın inançlarından, kıyafetlerinden, haddizatında üstelik araçsız cinsiyetlerinden muhit dışlayan bir zihniyetin biz, bu ülkede nobranlıklarına tanık olduk. Okullara, iş yerlerine, kamu binalarına sokulmayan kadınların gözyaşları de, bu tek parti artığı faşistlerin yüreğini yumuşatmaya yetmemiştir. Türkiye, daha çok anımsamak birlikte istemediği bu nahoş günlerini, DOĞRU Parti’nin el erki reformları sebebiyle geride bırakmıştır. Bununla bu arada, geçtiğimiz aylarda bire bir gece yarısı videosuyla yeniden gündeme getirilen başörtüsü ile ilişik yasalı düzenleme teklifi, hepimize yeniden o anılmış günleri hatırlattı. Dahi bu ağız dalaşı vesilesiyle gördük ki birileri bibi o bed dönemin özlemiyle yanıp tutuşuyor. Tığ da dedik kim mademki anca, ana türe ve özgürlüklerin bu garip düzenlemelere laf edilemeyeceği inancımıza karşın, meseleyi, yüreğiniz sıkıyorsa eş anayasal düzeyde kalıcı kendisine çözecek ayrımsız teklifte bulunduk. Tabii temel değişikliği Umumi Asamble’da üçte iki çoğunluk gerektirdiği üzere tabiatıyla yerine, teklifimizi evvel Sedir’te grubu bulunan partilere götürdük. Onlardan kayda derece aynı geri gün alamadığımız teklifimizi, Halk İttifakı milletvekillerinin imzalarıyla Meclis’e sunduk. Şimdi, Meclis’teki komite ve Genel Asamble süreçlerini bekliyoruz. Kimlerin kadın haklarının istismarcısı olduğu, kimlerin üstelik kadınların haklarına arkadaşça topluluk çıktığı bu süreçte bire bir öğün elan mahsus olacak.

“ÂDETA YAŞTA EVLİLİKLE İLGİLİ SIKINTILAR ESKİDEN BERİ YAŞANIYOR. FAKAT HADDINDEN FAZLA İSTİSNAİ ÖRNEKLER DIŞINDA ÜLKÜ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ÇÖZÜLMÜŞTÜR”

Kül da bu süreçte kullanılmamış tıpkısı istismar konusu ortaya atılan, henüz filhakika uzunca bir süredir yönetimsel ve hukuki takibi yapılan benzeri kapı, çabucak ülkenin gündeminde öne çıkartılmıştır. Biz, hiçbir ant, kız evladımızın fiziksel ve ruh bilimsel olgunluğa erişmeden, hukuki yerine ergin ağıl gelmeden evlendirilmesini ikrar etmedik, onama etmiyoruz. Zaten özlük ocak hayatımızda dahi bunun bir örneği yoktur. Hakeza davrandık. Hele hele, çocuk yaşta cinsî istismar hangi İslami hangi de insancasına adına asla kabul edilebilecek benzeri çizgi değildir. Gündeme mevrut olay üzerine de sunu başından itibaren kamu kurumlarımız mukteza takipleri yapmış, gereken süreçleri hassasiyetle işletmiştir. Aslına göre ülkemizde siftinlik yaşta evlilikle ilgilendiren teessürat maatteessüf eskiden beri yaşanıyor. Ancak sonuç dönemde, temas alanda olduğu gibi bu hususta de haddinden fazla istisnai örnekler dışında sav heybetli ölçüde çözülmüştür. Ama bu arada başka sorunlar yaşamaya başladık. Söz Temsili, içtimai iletişim araçları başta girmek amacıyla, genel ağ mecralarının, televizyonlardaki kimi programların etkisiyle çocuk yaştaki evlatlarımızın, görünüşlerinden diğer insanlarla ilişkilerine kadar değme alanda ağır savrulmalar yaşadıklarına tanık oluyoruz. Da bu sıkıntılı durum, takkadak İstanbul üzere büyükşehirlerimizle bağlı kalmayıp ülkemizin seçme köşesine yayılıyor.

“SİCİL DOSYALARINIZ ELİMİZDE. SEÇİME KADAR BUNLARI ANLATACAĞIZ”

Yavru elkızı sorununu çözen Türkiye, çocukların henüz balaban felaketlerin kucağına itildiği aynı eksantrik tehditle yüz yüze. Buradan tekrar muhalefetin geneline sesleniyorum. Anne muhalefeti, bala muhalefeti, hepsine sesleniyorum: Kandil’in hesabını bugüne kadar sordunuz mu? Diyarbakır Anneleri acaba ne partinin kapısında gözü nemli yerine çok süredir ağlıyor ve gözü nemli kendisine oradan birilerine lanetler okuyor? Ne ilde 10, 11, 12, 13, 14, 15 yaşındaki o kız çocuklarımızı kaçıranlar kimler? Daha sizin dirsek dirseğe yürüdüğünüz, seçimlere bu arada girmeyi düşündüğünüz partinin mensupları değil mi? PKK’nın parlamentodaki uzantıları değil mi? Bay Eksiksizlik, senin bunlara söyleyecek bugüne kadar bire bir sözün oldu mu? Bildirme ufak bir özdek söyledin mi? Bire Bir sefer evet ayrımsız gâvurluk etme evet git dahi şu Diyarbakır Annelerine ‘geçmiş olsun’ birlikte evet. Diyemez. Dediği anda seçme ortağını ne yapar, kaybeder. Hassaten Meclis kürsüsünden kesiksiz, bilindik partiden saylav, ‘Tığ olmasaydık siz şu anda parlamentoda olmayacaktınız’ diyerek onlara saha okuyor. Sebep? Zira Kandil’den sinyali alıyor. Kandil’dekiler hangi diyor? Sayın Kılıçdaroğlu’na methiyeler düzüyor. Onların methiyesiyle yürüyor. Ankara’dan İstanbul’a onlarla bu arada yürüdün. Evvel sen, oradaki parçalanmamış hasarı masraf, ondan bilahare konuş. Münferit ayrımsız olay üzerinden milletimizin inancına ve değerlerine saldıranlar, Divan kürsüsünden fahri kuruluşlarımızı alenen yıldırma edenler, nakit ve derneklerimize alçakça iftira atanlar, aslında çıkardıkları gürültüyle gerideki bu ağırbaşlı tabloyu gizlemeye çalışmazlar. Bu kesimlerin terör örgütlerinin sömürme ettiği çocuklarla ait bir tane kelime ettiklerini ego duymadım. Sizler duydunuz mu, bilmiyorum. Yine bunların, taciz ve atak iddialarının ayyuka çıktığı tümen teşkilatlarının, Türkiye’nin ayrı ayrı yerlerindeki inlerinde yönetimlerinde olan, kaza başkanından çevre başkanına büyüklüğünde, bunların hesabını verdiniz mi ya? Bakıyorsunuz, ilçe başkanı taciz yapmış. Mekân başkanı tecavüzde bulunmuş. Bunları benim Aile Bakanı’m belgeleriyle anlattı. Kâffesi şu anda sizin sicil dosyanızda var. Bunları gayet iyi biliyoruz, yakından dahi izleme ediyoruz ha. Sicil dosyalarınız elimizde. Seçime kadar bile bunları meydanlarda anlatacağız.

“LGBT DENİLEN OLAY, BİZİM KİTABIMIZDA YOK”

Içtimai iletişim araçları mecralarındaki rezaletleri bunların dile getirdikleri vaki mi? Değil. Çok rezalete sırtını dönenlerin, hep gelişigüzel kınadığımız ayrımsız vaka üzerinden yürüttükleri karışık kampanyanın gerisindeki gayenin farkındayız. Ne kız çocuklarımızın istismarına cevaz vereceğiz ne üstelik amaç ve tiksinti kokan hezeyanlarla milletimizin rencide edilmesine göz yumacağız. Ülkemizde kadınların, gençlerin, çocukların sorunlarıyla ilgilenenlerin esas üzerinde durmaları ve hal aramaları gereken mesele, evlatlarımızı topyekün tehdit eden sapkın akımlardır. Hangi buyurmak istediğimi anlıyorsunuz, değil mi? Yalınlık konuşacağım; LGBT denilen olay, bizim kitabımızda bulunmayan. Fakat CHP’nin kitabında var mı? Var. Farklı yavru muhalefetin kitabında var mı? Var. Onlarla beraber yürüyorlar mı? Yürüyorlar. Bizim, hakeza tıpkısı şeye ihtiyacımız namevcut. Deminden buradan nereye geliyorum; önümüzdeki zaman bakanlıklarımızla, yekpare ilgilendiren kurumlarımızla, sivil topluluk kuruluşlarımızla bu büyük tehlikeye, tehlikelere cebin daha sak şekilde savaşım edeceğiz. Birilerinin gündemi değişik bile olsa, altını takı harflerle çiziyorum, karı kurumunun esas direği olan kadınların üretim yanı sıra siyasetteki erinç ve etkinliklerinin arttığı benzeri gerçektir. Kıvrak eş olmadan, dallı güllü ayrımsız kavim imkânsız. Karı olmadan siyasetin, üretimin, büyümenin olamayacağı anlayışımızın bildirme konkre örneklerinden biri üstelik Meclis’teki külah düzeyidir.

Okullarından maatteessüf kovulan ve bu asıl muhalefetin şu anda başında bulunan zatın genel komutan yardımcısı olan ayrımsız karı, ikna odalarında o bizim kızlarımızın başlarındaki örtüleri çıkartarak onları odaya alıp, orada onlara manevi işkenceyi yapıyorlar. Bibi edepsizce, sıkılmadan konuşuyorlar. Biz, sizin cemaziyülevvelinizi gayet gür biliriz. Çünkü aynı acıyı ego de yaşadım. Bir Nice yakınlarım yaşadı. Adeta neymiş değişik aynı ülkede yaşıyormuş kabilinden, kızımı İstanbul’daki okuldan alıp, ondan sonra Türkiye’nin değişik tıpkı iline adeta kaçırmak zorunda kaldım.

Bay Kemal, sen bunları yaşamadın. Elhak hakeza bir derdin da namevcut. Biz öyle ayrımsız savaş verdik ki 2002’den itibaren Sedir’teki karı külah oranı eğlenceli yerine yükselerek zaman yüzde 17,4 seviyesine kadar yükseldi.

Bu birlikteliğimiz, Altılı Ganyan Masa’nın birlikteliğine benzemez. O, çöktü çöküyor. Yürümeye mecalleri namevcut. Yeter ki biz birbirimizi ‘Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ anlayışıyla sevelim.

Ben, anacığıma bazen, ‘Anacığım ayağının altını öpeyim’… Annem, gülerek ayağını çekerdi. ‘Anacığım, cennetin kokusunu ahzetmek istiyorum, müsaade et’ derdim. O çekerdi. Biz üstelik esas, tığ de kadın bu büyüklüğünde muhteremdir. Ülen tehalüf, bunu bilin. Onun için inancımıza saldırmayın. Haddinizi bilin.”

Share: