“Kütahya’nın kalbi”ni kazdıkça 8 bin almanak tarihi aydınlatıyorlar

Açıktan yapılan çekimlerde önsezi şeklinde göründüğü üzere ” Kütahya’nın kalbi” adı sunulan Tavşanlı ilçesindeki höyükte son dönemde bulunan eserler, bölgenin isimsiz 8 bin almanak tarihine çerağ tutuyor.

İlçede güzeşte yıl başlatılan kazılar, Ekin ve Turizm Bakanlığı Firez Varlıkları ve Müzeler Umumi Müdürlüğünün izni ve destekleri, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Rektörlüğü ve Farika Porselen firmasının katkılarıyla Tavşanlı Belediyesinin esas sponsorluğunda sürüyor.

Mayıs ayında başlayan ikinci kazı sezonunda Kütahya’nın tanıdık bildirme bozuk yerleşmesine ilgilendiren izlere rastlandı. Son dönemde 3 bin 300 almanak nazirsiz aynı damga ve cembiye, 4 bin 200 yıllık fındık kalıntıları ve mermer idollerin aralarında olduğu 500’e mail arkeolojik eserin ahit ışığına çıkarıldığı Tavşanlı Kurgan’teki kazının kestirmece 30 yıl süreceği hesap ediliyor.

Kazının başkanlığını yürüten BŞEÜ Kazı Bilimi Bölümü Akademisyen Doç. Dr. Erkan Ağaç, AA muhabirine, 8 bin sene geçmiş kurulan Kütahya’nın önce yerleşmesinin aynaz altında kaldığını, buraya kestirmece 5 bin yıl geçmiş mevrut insanların bataklığı kurutarak çok balaban aynı kent kurdukları yerleşme alanından çıkarılan misilsiz buluntuların, Günindi Küçük Asya tarihini aydınlattığını söyledi.

Alanın büyüklüğünün tıpkı başkenti belen ettiğini belirten Rekiz, “Tavşanlı Höyük, Günindi Küçük Asya’bile sağlam bile alışık olmadığımız şişman boyutuyla, kısaca 45 hektarlık yayılım alanıyla bölgenin heybetli tıpkısı merkezi, belki birlikte başkenti konumunda.” dedi.

“Anadolu’nun bildirme bozuk fındıklarını bulduk”

Höyüğün en üst noktasından 18 metreye indiklerini nâkil Rekiz, elan önceki çevrede yaptıkları jeoarkeolojik sondajlar ve TÜBİTAK’ın yaş tayini analizlerine yönelik tarihlendirmeleriyle, üstünde bulundukları alanın 4 metre altında ise günümüzden 8 bin sene önce müesses ayrımsız köy olduğunu bildiklerini tabir etti.

Bu köyün, Kütahya’nın arz sakat yerleşmesi olduğunu vurgulayan Dikme, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Elan sonra bu yerleşme bataklıkla kaplanmış ve detaylı bire bir boşluktan sonra 5 bin sene önceki aynaz doldurularak gine yerleşilmiş. Biz umum dahi burada, 18 metre aşağıda bataklığın kurutulduğu, günümüzden 5 bin sene geçmiş yaşam düzlemindeyiz. Zaten aya suyundan ortalık kısmen mil içindeyiz. Elbette balçık olmasından ufuk, burada yanmamış ahşaplar da çok fena hâlde korunmuş durumda. Burada yapılara ilişkin duvarlar, madencilik faaliyetlerinin yürütüldüğü çevresinde çok sayıda dışık ele geçirilen tıpkı karı bulduk amma asıl sürpriz ise Anadolu’nun arz eski fındıklarını bulmamız oldu. Fındıkları, bu tabakanın biraz üstünde, günümüzden yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinde İlk Tunç Çağı’nın sonlarına ilişkin tıpkısı kabın ortamında ve çevresine yenilgi şekilde bulduk. Yandığı için haddinden fazla ferah mahfuz fındıklar ve kabuklarının beraberinde bulduğumuz ahşap parçalarını de analize göndereceğiz. Bunlar fındık dalları olabilir. Fındığın Tavşanlı Ovası’nı çevreleyen tepelik alanlarda tabii namına yetiştiğini biliyoruz.”

4 bin 200 yıl öncesinde Andıran Doğu’bile ve Küçük Asya’birlikte kuraklığın yaşandığını ancak Tavşanlı’nın, zengin doğası ve akarsu kaynakları sebebiyle bundan etkilenmemiş üzere göründüğünü anlatan Dikme, “Ayrıca, bir tabakalardaki mermer ve seramik idoller, yerleşmede dönemin dini inanışları üzerine vukuf veriyor kim biz bu buluntuların benzerlerini Çanakkale’dahi Troya kentinden biliyoruz. Tavşanlı Höyük, Troya ile kip haddinden fazla yönden benzeşiyor.” ifadelerini kullandı.

Mührün üstünde kürekleri olan tekne motifi

Höyükte günümüze arz mümasil yani bildirme üstte dönemin, Hitit devrinin sonlarına rastlayan 3 bin 200 yıl öncesi olduğuna bel eden Rekiz, bu bölgede yerleşmenin dışında ambarlama ve gübür alanları belirleme ettiklerini belirtti.

Silolardan birinin içinde buldukları mührün çokça değerli olduğuna dikkati calip Dikme, “Buna ‘Tavşanlı mührü’ dedik zira bambaşka tıpkı yerde tıpkı namevcut. Hem üzerinde Eti yani Rum etkileri barındırıyor hem de kürekleri olan tıpkısı tekne motifi seçiliyor. Mahsus buradaki benzeri yöneticiye ilgilendiren mühür, kırıldığı amacıyla işlevini yitirmiş ve çukurun içine atılan. Bu çukurların altındaki kazı bilimsel tabakada ise belli saldırılar sonucunda yıkılmış, kâffesi yanık tıpkısı şehrin kalıntıları var.” diye konuştu.

Ağaç, burada, günümüzden 3 bin 700 sene öncesine tarihlenen cadde ve sokakları, işlikleri, atölyeleri olan bir şehirle karşılaştıklarını bildirdi.

Şehrin ticaret yardımıyla gelişerek genişlik temiz dönemlerinden birine bu çağda geldiğini tutum ettikleri bilgisini veren Dikme, oluşum ve dokuma üretimi ile ilişik onlarca buluntu çıkardıklarını, devrin insanının mızrap kitap üretiminde haddinden fazla liyakatli olduğunu belirlediklerini aktardı.

Doç. Dr. Dikme, “Bulduğumuz dayanabilen çok bakır evet da tunç ürün haricinde, günümüze haddinden fazla dolgunca masun şekilde mevrut, perçin deliklerinin de durumunda olduğu cembiye, mefret ayrımsız buluntu. Veli dünyasındaki Miken kılıçlarını hatırlatıyor. Geçtiğimiz sene Miken kılıçlarına ilgilendiren mermer bir topuz başını üstelik kazılarda bulmamız, Tavşanlı Kurgan ile Ege dünyası arasındaki ilişkileri perçinliyor.” değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca Dikme, sezon şartları elverdiği takdirde bu sezonki çalışmalarını ilk teşrin kocaoğlan sonuna kadar sürdürmeyi planladıklarını sözlerine ekledi.



Share: