Antika kentten çıkan eserler restoratörlerin elinde yapbozun parçaları kadar birleşiyor

İzmir’bile 2 bin 500 yıllık Smyrna Antik Kenti’ndeki kazılarda münkesir ya dahi yırtık mevcut heykel, seramik ve ayrıksı asar, restoratörlerin elinde yapbozun parçaları kabil bütünleniyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığının izni, İzmir Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Katip Çelebi Üniversitesince (İKÇÜ) Smyrna Antika Kenti’nde sürdürülen kazılardan çıkarılan tarihi eserlerin, müze vitrinindeki görünümüne kavuşarak sanatseverlerle buluşması detaylı ve mühlik tıpkı süreç gerektiriyor.

Kazılarda çıkarılıp kasalara alınan buluntular, topraktan arındırıldıktan bilahare yıkanıyor. Laboratuvara alınan eserlerin parçaları, ilgili oldukları döneme bakarak ayrıştırılıyor. Restoratörlerin ele aldığı yüzlerce yıllık eserlerin parçaları inceden inceye birleştiriliyor.

Eserlerin bulunmaz olup olmamasına, değerine veya kâin parçaların bütünde oluşturduğu hacme bakarak tarihi parçaların konservasyon malzemesiyle tamamlanma işlemi başlatılıyor.

Özenli ve detaylı süren çalışmanın ardından valör biçilemez nitelikteki eserler, müzenin vitrinindeki yerini alıyor evet de ati yüzyıllara bırakıt kendisine aktarılmak için depolara kaldırılıyor.

Kent merkezindeki kazı bilimsel kazılardan elde edilen buluntular

Kazı Heyeti Başkanı, İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi Ana Fen Dalı Akademisyen Doç. Dr. Akış Ersoy, AA muhabirine, alandaki çalışmalarda Helenistik Dönem’den Cumhuriyet’in kuruluşuna büyüklüğünde olan süreci kapsayan mefret buluntulara rastladıklarını ve bunları kazı alanındaki 2 restorasyon laboratuvarında değerlendirdiklerini söyledi.

Kazıda temas sene kısaca 450 kasa malzemeye ulaştıklarını anlatım fail Ersoy, “Buluntular kasalarda biriktiriliyor, sonraları bile yıkanıyor ve ayrıştırma döneminden geçiyor. Ayrıştırmanın peşi sıra söz gelişi bire bir kabın yüzde 50’den fazlasına ulaştığını gördüğümüzde onları laboratuvarlarımızda tıpkı araya getirmeye çalışıyoruz. Tıpkı kabın yüzde 80’ini ortaya çıkardığımız takdirde yüzde 20’sini da tamamlayarak bilcümle ayrımsız obje haline getirmeye çalışıyoruz. Yaptığımız onarımların dahi görünür olmasını istiyoruz.” dedi.

Çalışmaları site merkezinde yürüttüklerini hatırlatan Ersoy, bu kazılarda ayrımlı dönem yerleşimlerine ulaştıklarını dile getirdi.

Kentsel arkeoloji yaptıklarına dikkati calip Ersoy, şunları kaydetti:

“Büküm bitirme yeni yerleşimler ortaya çıkıyor. Helenistik Dönem’den günümüze kadar güzeşte sürece ilişkin izler var. Bu dahi 2 bin 500 yılı bize anlatan buluntular gelmek. Tığ bu buluntuların rastgele dönemine içtinap etmek göstererek bir araya getirmeye çalışıyoruz. Laboratuvarda yalnız seramik objeler değil, mızrap objeler, yontu parçaları, kabartmalar, yazıt parçaları bile işleniyor. Yenileme laboratuvarında haddinden fazla beribenzer parçalar birleştirilebiliyor. Senelerce iş verdiğiniz bire bir objenin tamam kazı ekibinin elinden, emeğinden geçerek tıpkısı yerde sergileniyor olması gelgel donör tıpkısı özdek. Onun üstünde zira bire bir alın teri var. O benzeri dönemi anlatıyor bize. O döneme önceki siz dokunmuşsunuz, zımnında bu tempo verir. Onun tıpkı de sergilendiğini ve başkalarıyla paylaşıldığını görmek bile o hazzı ayrımsız intaç elan artırıyor.”

Laboratuvarda görev eden restoratör Esin Evliya ise işini haddinden fazla sevdiğini, satır satır birleştirdiği her eserin benzersiz olduğunu düşündüğünü söyledi.

Share: