Alman hükümeti, İran’da yönetime cebin protestoların ardından ülkedeki “haddinden fazla bati durumu” gerekçe göstererek bu ülkeye müteveccih ihracat kredisi ve yatırım garantilerini askıya aldığını bildirdi.

Ekonomi ve İklimi Dulda Bakanlığından yapılan açıklamada, İran’daki yetkililerin protestolara müteveccih baskılarının peşi sıra bu ülkeyle ticareti yükseltmek üzere tasarlanan kamu önlemlerinin askıya alındığı belirtildi.

Bakanlığın açıklamasında, İran’a yönelik envestisman garantilerinin askıya alındığı, ihracat kredilerinin üstelik insanca muafiyetlerle aile ayında askıya alınacağı rapor edildi.

Alman-İran enerji diyaloğu ve tutumlu yetiştirme programının üstelik askıya alındığı bilgisine vadi sunulan açıklamada, Almanya’nın ticari lansman ajansının İran’daki faaliyetlerinin dahi asgariye indirildiği kaydedildi.

Bakanlık, Almanya-İran ticaret hacminin 2021’de 1,76 bilyon avro ve bu yılın karı-ilkgüz döneminde 1,49 bilyon avro olduğunu bildirdi.

Alman izzet kredileri, Alman şirketlerinin ecnebi ülkelere yönelik ihracatlarını güvence altına alırken envestisman garantileri de kavga ve cesamet halk koymalarına cebin esirgeme sağlıyor.

İran’daki gösteriler

Tahran’bile 13 Eylül’üstelik “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad devriyeleri eliyle gözaltına alındıktan sonradan fenalaşarak hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini’nin 16 Eylül’bile yaşamını yitirmesi, mevki yönetimine karşı protestolara defa açmıştı.

Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü (IHR), 18 Aralık’ta yayımladığı raporda, gösterilerde güven güçlerinin müdahalesi sonucu 469 protestocunun öldüğünü aktarmıştı.

İran Inhina Muhafızları Ordusu Gelgel Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Kaime Ulvi Hacızade, 29 Kasım’daki konuşmasında, ülkede tahminî 2,5 aydır devam fail protestolarda düzenlilik güçlerinin dahi aralarında olduğu 300’den fazla kişinin hayatını kaybettiğini söylemişti. İran Güvenlik Konseyi ise 3 Aralık’ta toplanmış geberik sayısının 200’ü aştığını açıklamıştı.

İranlı yetkililer, yaşamını yitirenlerin asayiş güçleri aracılığıyla değil, “provokatörler” marifetiyle öldürüldüğünü savunuyor.